Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukuku

Fikri ve sınai mülkiyet, küresellesme ve teknolojik yeniliklerle birlikte önemi gün geçtikçe artan bir alan olup, fikri ürünlere olan taleplerin yogunlasmasıyla birlikte kisilerin bu ürünler üzerindeki haklarını ihlal eden davranıslar da gün geçtikçe çogalmaktadır. Yesil- Avukatlık Bürosu, fikri ve sınai mülkiyet hukuku alanında uzmanlasan avukatlarıyla bireysel ve kurumsal müvekkillerine fikri ve sınai mülkiyet varlıklarını olusturmaları, bunlardan istifade etmeleri ve haklarının korunması konusunda hukuki destek saglamaktadır.


Bu kapsamda verilen baslıca hizmetlerimiz;

  • Fikri mülkiyet anlaşmaları, lisans anlaşmaları, kayıtlı marka ve patentlerin devrine iliskin anlaşmalar, teknik yardım anlaşmaları, teknoloji transferi anlaşmaları, yönetim anlaşmaları, dagıtım anlaşmaları ve franchise anlaşmalarının müzakere edilmesi ve hazırlanması konusunda danışmanlık hizmeti verilmesi,
  • Korsan ve taklit ürünlere karsı hukuki basvuruların yapılması,
  • Marka hükümsüzlügü, iltibas ve haksız rekabet davalarının takibi,
  • Internet yoluyla yapılan marka ihlallerine yönelik sürecin takip edilmesi,
  • Fikir, sanat eserleri ve sınai haklara tecavüzden kaynaklanan hukuk davalarıdır.
  • Maddi, manevi ve itibar tazminatı davaları.
  • Hükümsüzlük davaları.
  • Türk Patent Enstitüsü kararlarına karsı açılan karar iptali davaları.

4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun 1994 yılında, Patent ve Markayı düzenleyen Kanun Hükmünde Kararnameler ise 1995 yılında yürürlüge girmistir. Bilindigi gibi fikri mülkiyet hakları, sahibine inhisari haklar vermektedir. Hak sahiplerine tanınan bu haklar da bazı durumlarda serbest piyasa ekonomisinde rekabet ortamının bozulmasına sebep olabilmektedir. Rekabetin toplum refahı için gerekli olması sebebiyle piyasadaki serbest rekabet ortamını saglamayı ve korumayı amaçlayan rekabet hukuku ile hak sahiplerine rekabet hukukunun yasakladıgı tekel durumuna benzer bir hak veren fikri mülkiyet hukukunun birbiriyle yakın iliski içerisinde olduğu açıktır.

Gerek marka gerekse patent hakkı, sahibine verilen yetkilerin bir tek ona ait olmasını, onun rızası olmadan baska hiç kimsenin o markayı veya o bulusu kullanamamasını ifade eder. Yani hakkın konusu olan seyi inhisari olarak kullanabilme, semerelerinden yararlanabilmenin yanında baskalarına kullandırtmama, baskalarını yararlandırmama yetkisini verir. Bu açıdan bakıldıgında tekeli engellemek isteyen rekabet hukuku ile kisilere tekel benzeri haklar veren fikri mülkiyet hukuku arasında bir çatısma olduğu düsünülebilir. Ancak, salt bu nedenle fikri mülkiyet hukukuyla rekabet hukukunun çatısma halinde olduğunu söylemek hatalı olacaktır. Çünkü her iki hukuk dalı da tek amaca yönelmektedir: "iktisadi refah". Iktisadi refah, iktisadi etkinligin yakalanmasıyla elde edilmeye çalısılır. Etkili çalısan tüketici yararına olan bir iktisadi iliskiler düzeninde refah esit dagılır, bu sayede de toplum içinde iktisadi refah saglanır. Etkinlik denilen sey insanların iktisadi, sosyal, kültürel, entelektüel ihtiyaçlarına cevap veren ürünlerin sürekli olarak yenilenmesini ifade eder.

Ortak amacın iktisadi refah olduğunu söylemistik. Ancak bu ortak amaca her iki hukuk dalı da farklı yollardan ulasmaya çalısmaktadır. Fikri mülkiyet hukuku kisileri yeni buluslar yapmaya tesvik eder, bu sayede de teknolojik gelisme saglanır ve hayatımız kolaylasır. Toplum refahı için teknolojinin, dolayısıyla yeni bulusların önemini kavramak için çok uzaga gitmeye de gerek yok. Her an elimizde olan ve artık zorunlu bir ihtiyaç haline gelen cep telefonlarının icat edilmedigini düsünmek dahi yeni bulusların tesvik edilmesinin toplum refahı için ne denli önemli olduğunu anlamamıza yetecektir. Yine aynı örnek üzerinden gidelim, cep telefonları ilk çıktıgında bu denli gelismis özelliklere sahip degildi. Günden güne yeni buluslarla bugünkü halini aldı, peki icat eden yaptıgı bu icadın faydasını görmese yeni buluslarla cihazları gelistirmeye çalısır mıydı? Görüyoruz ki fikri mülkiyet hukuku sahibine sagladıgı haklar sayesinde teknolojinin gelismesine dolayısıyla da iktisadi refahın saglanmasına katkıda bulunmaktadır.

Rekabet hukukunun iktisadi refaha ulasma yolu ise rekabet ortamını saglamak ve bu sayede de daha kaliteli ürünlerin üretilmesini tesvik etmektir. Rekabetin yüksek olduğu bir pazarda müsterilerin bol seçenegi olacaktır ve bunu bilen satıcılar da kendi ürünlerinin tercih edilmesi için ürünlerini daha kaliteli hale getirmeye ve daha uygun fiyata satmaya çalısacaktır. Fikri mülkiyet hukukuyla iliskisine gelince, yeni bir bulus ortaya çıktıgında sahibi patentini alacak ve onu münhasıran kullanma yetkisine sahip olacaktır, bu ilk bakısta rekabeti engelleyen bir durum gibi gözükebilir. Ancak gerçekte böyle degildir, aksine rakipler de o bulusu geçmeye, daha faydalı ve kullanıslı buluslar yapmaya çalısacak ve bu sayede de teknolojik gelisme hızlanacaktır.

Sonuç olarak sunu söyleyebiliriz ki fikri mülkiyet hukuku ile rekabet hukuku birbirleriyle sıkı bir iliski içindedirler. Bu iliski ilk bakısta bir çeliski gibi görünse de konu daha detaylı incelendiginde bunun bir çeliskiden çok aynı amaca farklı yollardan ulasma biçimi olduğu görülecektir.

Yesil Hukuk Bürosunun sundugu avukatlık hizmetleri kapsamında, marka, patent, tasarım ve telif hakları basta olmak üzere, fikri mülkiyet hakları ve baglantılı haksız rekabet halleri ile ilgili her türlü davaların açılması ve takibi yer almaktadır.

Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukukuna iliskin davalarda avukatlık ve danışmanlık hizmeti almak için bizimle iletisim kurabilirsiniz.